CEM ÇAĞAL
ATATÜRK ‘ÜN SPOR FELSEFESİ
ATATÜRK ‘ÜN SPOR FELSEFESİ
"Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarinin spor hayatini yükseltmeyi düsünürken, sadece gösteris için, herhangi bir yarismada, kazanmak emeliyle, bir spor çizmezler. Esas olan, bütün, her yastaki Türkler için beden egitimi saglamaktadir."
Atatürk her alanda oldugu gibi sporda da bilim yolundan ayrilmamayi tavsiye ederken, sporun önemi üzerinde de durmus ve ona yeni bir benlik kazandirmistir. "Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatlari seven, fikir terbiyesinde oldugu kadar, beden terbiyesinde de kabiliyeti arttirmis ve yükselmis olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetistirmek ana siyasetimizin açik dilegidir" sözleriyle de bunu kanitlamistir.
"Açik ve kati söyleyeyim ki, sporda muvaffak olmak için her türlü muavenetten ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kiymeti anlasilmis olmak ve ona kalben muhabbet ve onu vatani vazife telakki eylemek lazimdir" diyen Atatürk'e göre spor, her seyden önce bir "vatan vazifesi"dir.
18 Agustos 1923 tarihli hükümet programinda su cümlelere rastliyoruz; "Maarifin vazifelerinden birincisi; çocuklarin terbiye ve talimi, ikincisi; halkin terbiye ve talimi, üçüncüsü; milli güzidelerin yetistirilmesi için lazim gelen vasitalarin izhar ve teminidir."
Atatürk, çocuklar ve gençler kadar, halkin da egitilmesini ve spor yapmasini istemektedir. Bu konuyu da hükümet programina alacak kadar ciddi bulmaktadir.
Türkler'de sporun geçmisi hayli eski olmasina ragmen, spora modern biçimde egilinmesi, gereken önem ve degerin verilmesi ancak Cumhuriyet'in ilanindan sonra mümkün olmustur. Bunda Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün çok önemli rolü vardir. Bunun en çarpici örnegine birkaç aylik Cumhuriyet Türkiyesi'nde rastlanir.
Uzun süren savaslardan yeni çikmis, her tarafi yikik ve Osmanli döneminden çok agir dis borç yüklenmis olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, o yokluklara ragmen bütçesinden spora çok önemli bir pay ayirmistir.
Cumhuriyet'in ilanindan iki buçuk ay sonra Bakanlar Kurulu'nun, Atatürk baskanliginda yapilan toplantisinda Idman Cemiyetleri Ittifaki'nin emrine 17.000 TL verilmistir. Bu para ile sporcularin, Paris'te yapilacak Olimpiyat Oyunlari'na en iyi biçimde hazirlanarak katilmalari saglanmistir. Bir altinin 10 TL oldugu bir dönemde yapilan 17.000 TL'lik bu yardim, Türkiye Cumhuriyeti devleti için gerçekten büyük bir fedakarliktir.
1932 yilinda Atatürk'ün talimatiyla kurulmakta olan halkevlerinin yapmasi gereken çalismalar arasina spor da eklenir. "Halkevleri Teskilatinin Umumi Esaslari"ndan spor ve beden hareketleri, gençlik terbiyesinin ve milli terbiyenin vazgeçilemeyecek asli ve mühim bir bölümüdür. Bu nedenle "Türk geçliginde ve Türk halkinda spor ve beden hareketlerine sevgi ve alaka uyandirmali, bunlar bir kitle hareketi, milli bir faaliyet haline getirilmelidir" diyen büyün önder daha o yillarda, sporu kitle hareketinin de ötesinde bir "milli hareket" olarak düsünmüstür. Böylece O'nun ne kadar ilerici oldugu sporda da gözler önüne serilmektedir.
Milli mücadeleye baslamak, Misak-i Milli'yi ilan etmek ve Kuvayi Milliye'yi kurmak amaciyla, Samsun'da Anadolu topraklarina ayak bastigi 19 Mayis 1919 gününü de TBMM'nin 20 Haziran 1938 tarihinde 3466 sayili karari ile "Gençlik ve Spor Bayrami" olarak kabul edilmesini saglamistir.
Atatürk'ün direktifleriyle hazirlanan ve bugün de Türk Spor Örgütü'nün temelini olusturan 3530 sayili "Beden Terbiyesi Kanunu" 29 Haziran 1938 günü kabul edilmistir. Ata'nin spor için söyledigi son sözleri söyledir:
"Her çesit spor faaliyetlerini, Türk gençliginin milli terbiyesinin ana unsurlarindan saymak lazimdir. Bu iste hükümetin simdiye kadar oldugundan çok daha ciddi ve dikkatli davranmasi, Türk gençliginin spor bakimindan da milli heyecan içinde itina ile yetistirilmesi önemli tutulmalidir."
"Türk gençliginin kültürde oldugu gibi spor sahasinda da idealine ulastirilmasi için Yüksek Kurultay'in kabul ettigi "Beden Terbiyesi Kanunu'nun takibine gecildigini görmekle memnunum."
Atatürk'ün ölümü üzerine dönemin en ünlü günlük spor gazetesi L"Auto (Fransa)'da yayinlanan makale aynen söyledir:
".....Dünyada ilk defa beden egitimini zorunlu kilan devlet adamiydi. Söylev ve kagit üzerinde kalmayan icraatlariyla, stadyumlar ve spor tesisleri yaptirdi. Döneminde Türkiye'de spor gittikçe artan önem ve deger kazandi."
Bugün 73.ölüm yildönümünde andigimiz Atamiz,Türk sporcusunda yalniz beden kuvveti ve yetenek degil, ayni zamanda iyi ahlak ve zekanin da bulunmasini istemis ve bu düsüncesini de; " Spor yalniz beden kabiliyetinin bir üstünlügü sayilmaz. Idrak ve ahlâk da bu ise yardim eder. Zekâ ve kavrayisi kisa olan kuvvetliler , zekâ kavrayisi yerinde olan daha az kuvvetlilerle basa çikamazlar. Ben Sporcunun zeki çevik ayni zamanda ahlâklisini severim." sözleriyle dile getirerek, bir sporcunun nasil bir insan olmasi gerektigini anlatmistir.
Ruhu sad olsun..