Site En Üstü 728x90 - 970x90 (bball)

Fırat Okul: Beraber çalışırken Ayşe’ye haksızlık ettiğim olmuştur

TBF, İstanbul Üniversitesi Başantrenörü Fırat Okul ve oyuncu eşi Ayşe Okul ile bir sohbet gerçekleştirdi.

Fırat Okul: Beraber çalışırken Ayşe’ye haksızlık ettiğim olmuştur

-Bu sezon nasıl bir kadro oluşturdunuz, nasıl bir İstanbul Üniversitesi izleyeceğiz?
Fırat Okul: Geçen sezondan kadromuzun temelini oluşturan oyuncuları bütçemiz doğrultusunda aramızda tuttuk. Tanya White, Gizem Yavuz, Sasa Cado, Ayşe Okul… Bu isimler geçen seneden bu seneye bizimle olan sporcularımız. Şaziye İvegin Üner de aramıza katıldı. Ayrıca benim birkaç senedir takip ettiğim Jordan Hooper da bizimle olacak. Kadromuza son halini verdik diyemem, takviyeler olacaktır…

Ayşe Okul: “Geçen Sezon Yakaladığımız Ritmi Yine Bulacağımıza İnanıyorum”
-Oyuncu gözüyle kadronun geçen seneden bu seneye değişimi nasıl yorumlanabilir? Ayşe Okul: Takımımızın yapısı adına geçen sene ile bu sene arasında çok büyük bir fark olacağına inanmıyorum. Ablam Şaziye İvegin Üner ile ilk defa aynı takımda forma giyeceğim için heyecanlı ve mutluyum, benim için böyle bir değişiklik olacak. Geçen sene de güzel bir sezon geçirmiştik, ben yine aynı ritmi yakalayacağımıza inanıyorum. Kendi adıma da performansımı en üst düzeyde tutmak için elimden geleni yapacağımı söyleyebilirim.

-Lig maratonu başlamadan Eurocup ön eleme maçları oynayacaksınız ve rakibiniz Yakın Doğu Üniversitesi Basketbolu Geliştirenler Derneği olacak…
Fırat Okul: Bu durum bize sürpriz oldu. Kadromuzu kurarken Eurocup’a katıldık gözüyle bakıyorduk ve grupta karşımıza kim gelecek diye düşünüyorduk. Avrupa’dan fazla takım katılması sonucunda böyle bir ön eleme sistemi yoluna gittiler. Bu durum bizi bütçe olarak zedeledi. Biz Avrupa maçlarının İddaa’ya girmesi ve oradan gelecek parayı hesaplarken önümüze böyle bir engel çıktı. Karşımızda da çok güçlü bir rakip var, bütçemize dâhil olacağını hesap ettiğimiz gelir de tehlikeye girmiş oldu. Tabii ki hedefimizin mutlak galibiyet olduğunu söylememe gerek yok herhalde… Turu geçmek için elimizden geleni yapacağız ama Avrupa’dan herhangi bir takımın rakibimiz olmasını tercih ederdim… YDÜBGD, Eurocup şampiyonluğu için kadro kurmuş bir takım. Sezonun başı olmasının avantajını kullanarak onlara üstünlük sağlamak istiyoruz.

-YDÜBGD Başantrenörü Zafer Kalaycıoğlu da geçen hafta kendisi ile yaptığımız röportajda benzer ifadeler kullandı. En zor eşleşmenin sizinki olduğunu söyledi…
Fırat Okul: Tabii, doğaldır. Birbirimizi tanıyoruz. İstanbul Üniversitesi’nin BGD ile bir geçmişi de var. İki kulüp de birbirinin bünyesini iyi biliyor. Biz sürprizler yaratan bir takımız. Geçen sene herkes İstanbul Üniversitesi’ne ligden düşme tehlikesine girer gözüyle bakıyordu ama biz sezonu altıncı tamamladık. Bu sene daha da üst sıralara oynayacağız, kadromuzu da bu şekilde kurduk. Zafer Ağabey de yıllardır bu işin içinde olduğu için bizim sürprizlere açık olduğumuzu tahmin ediyordur, o sebeple aynı şeylerden bahsetmişiz demek ki… Eşleşme her iki takım adına da kolay geçmeyecek.

-Takımın geçen sene sergilediği performansı oyuncu gözünden de dinlemek lazım aslında çünkü ortada bir sürpriz varsa bunun temelini sizler oluşturuyorsunuz…
Ayşe Okul: Geçen sene mükemmele yakın bir takım kimyası bulduk. Gerek saha içinde gerek saha dışında birbirimizle kurduğumuz bağ eşsizdi. Bunda antrenörümüzün de katkısı yadsınamaz tabii ki. Antrenmanlarımız hep pozitif enerji içinde, keyifle geçti. Kimse çok çalışmaktan kaçmadı, kimsenin ayağı geri geri gitmedi. İşimizi yaparken mutluyduk, eğleniyorduk. Hedef maçlarımız olduğunda omuz omuza verip en iyi şekilde hazırlandık. Galibiyetler de geldikçe sezonu herkesin beklediğinden çok daha iyi geçirdik.

Fırat Okul: “Geçen Sezon Bizi Zayıf Gören Rakiplerimize Karşı Motivasyonumuz Arttı”
Fırat Okul: Bu noktada ben de bir şey ekleyeceğim. Karşı takımların oyuncuları bizi zayıf bir rakip gibi gördükçe oyuncularımızın motivasyonu arttı. Ayrıca bu durum işimize de yaradı. Ligde şampiyonluk için final oynayan Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni kendi evimizde 20 sayı farkla yendik. Bu büyük bir sürpriz gibi görünse de bizim için değildi…

Ayşe Okul: “Son Topa Kadar Savaştık”
Ayşe Okul: Kimse bizim o maçı kazanabileceğimizi düşünmüyordu, bu da oyuna daha çok asılmamıza neden oldu. Hedef maçlarımızın hepsi için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kendimize inandık… Son topa kadar savaştık.

Fırat Okul: Hep şunu konuştuk; biz sahaya beş kişi mi çıkıyoruz, onlar da beş kişi çıkıyor. Onların dört yabancısı mı var, bizim de dört yabancımız var… Ayşe’nin söylediği gibi son topa kadar savaşma fikri aklımızdan hiç çıkmasın diye soyunma odasında hep bunu konuştuk.

Fırat Okul: “Takımların Başarısı Harcadıkları Para ile Doğru Orantılı Değildir”
-Bu sezonun geçen sezondan farkı ne olacak?
Fırat Okul: Bütçemiz aşağı yukarı geçen senekiyle aynı, bu sebeple aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz. Hedeflerimizi olabildiğince yüksek tutup üst düzey motivasyonla geçen seneden daha iyi sonuçlar almak için çabalayacağız. Geçmişe baktığınızda ciddi paralar harcayan, kaliteli oyuncuları toplayan takımların hedeflerine ulaşmaktan çok uzakta kaldığını hatırlayacaksınız. Bu kadar para harcadım, aynı miktarda verim alacağım diye bir kaide yok. Takımda birlik beraberlik olmadığı zaman hiçbir yere varılmaz. Biz yıllardır İstanbul Üniversitesi’nde altyapıdan oyuncu yetiştirerek mütevazı bütçelerle takım kurarak istikrarlı olmaya çalıştık. Zaten İstanbul Üniversitesi altyapısından birçok oyuncu çıkarttı… Sadece oyuncu değil, antrenör ve idareci de çıkarttı. Bence ancak bu mantıkla ilerleyince zemin sağlam olabilir… Bazı takımlar beş kişiyle sezonu açarken ben on beş kişiyle açabiliyorum. Türkiye üçüncüsü olmuş bir genç takımım var, onlarla beraber on beş kişi antrenmanlarımızı yapabiliyoruz…

-Peki, Ayşe Okul’un yaz ayları nasıl geçti?
Ayşe Okul: Sezon bittikten sonra öyle haftalarca idman yapmadan durmam. Kısa bir süre dinlendikten sonra ara ara kişisel çalışmalarıma başladım. İki hafta idman, bir hafta tatil gibi geçirdim bir süreyi. Bir ay önce de zaten takım çalışmalarına başladık. Sezonu ilk açan takımlardan biriyiz.

-Temmuz’da sezona başlamışsınız, sezon öncesi hazırlık sürecini bir hayli uzun tutmuşsunuz…
Fırat Okul: 25 Temmuz’da sezonu resmi olarak açtık. A Takım kadromuz şu anda bir aydır idman yapıyor halde. Bu zamandan önce de zaten hepsi bireysel olarak çalışıyorlardı, kendilerini bırakmadılar. Zaten günümüzde artık bir sporcunun iki ay yatayım, sonra sezona başlarım gibi bir düşüncesi olması pek mümkün değil. Neticede kendilerine yaptıkları yatırım ile para kazanıyorlar ve artık fiziksel güç yeteneğin de önüne geçti. Yetenekli olup güçsüz olan sporcular yok olup gitmeye mahkûm oluyorlar…

Ayşe Okul: “Eşim Sezon Biter Bitmez Tekrar Ne Zaman Çalışmaya Başlayacağımı Soruyor”
-Fırat Okul’un baskısı oluyor mu sıkı çalışma yönünde?
Ayşe Okul: Baskı var evet ama ben bunu iyi yönde algılıyorum. Sezon biter bitmez bana “Ne zaman çalışmaya başlayacaksın?” diye sormaya başlıyor. Geçen yaz da biraz tatil yaptıktan sonra başladık idmanlara. Bence böyle de olması gerekiyor zaten…

Fırat Okul: “Beraber Çalışırken Ayşe’ye Haksızlık Ettiğim Olmuştur”
-Eş durumunun sizin üzerindeki etkisi ne oluyor? Mutlaka hem iyi hem de kötü tarafları vardır…
Ayşe Okul: Özellikle geçen sene, beraber ilk sezonumuza başlarken ikimizde de bir tedirginlik vardı. Üzerimizde korku vardı ilk zamanlarda ama öyle güzel bir sezon geçirdik ki tedirginliğe hiç gerek yokmuş dedik sonra…

Fırat Okul: Sonuçta sık karşılaşılan bir şey değil, eşinizle aynı takımda çalışmak. Üstelik biriniz antrenör biriniz oyuncu… Bazen Ayşe’ye haksızlık ettiğim de olmuştur, itiraf edeyim. Benim kız kardeşim Pınar da eski basketbolcu. Ona da karşı da hep benzer bir tutumum olmuştu. Evde annem sorardı, Pınar’ı takıma alıyor musun diye. Ben almazdım Pınar’ı. Oynayamaz benim takımımda derdim. Pınar’ın daha iyi olmasını, kendini daha çok geliştirmesini isterdim. Şimdi Ayşe ile beraber çalışıyoruz ve ben formayı hak etmesine rağmen onu bazen kenarda oturttum. 20 sayıyla kazandığımız maçta 1 dakika süre verdiğim oldu Ayşe’ye… Bu tip haksızlıklar ettiğimi kabul ediyorum. Kendisi bana hiçbir zaman ses çıkarmadı, tepki göstermedi. Bu yüzden rahatça burada da muhakeme yapabiliyorum…

Ayşe Okul: Sahada olan sahada kalır. Ben çok güzel bir sezon geçirdiğimize inanıyorum… Fırat Okul: Kesinlikle güzel bir sezon geçirdik. Eurocup’ta Top 16’ya dek oynadığımız bütün maçları kazandık. Grubumuz konusunda da şanslıydık. Gerçi bakma, bir hedefimiz de yoktu. Ne kadar ilerlersek, ne kadar keyif alırsak o kadarını yapacaktık. Bunun yarattığı bir rahatlık da oldu tabii. Huzursuzluk yaşamadan oynadığımız maçlarda hep güzel sonuçlar aldık, bir baktık ki 6’da 6 ile gruptan çıkmışız ve Top 16’da birinci sıradayız. 16. Sıradaki Beşiktaş ile eşleştik ve Avrupa maceramızın sonu da bu eşleşme oldu. Kadromuzun derinliği de zaten iki kulvarda birden mücadele vermeye çok elverişli değildi. Beşiktaş’a ilk maçta farklı kaybettik, 14 - 15 sayı geride kaldık. İkinci maç ise kazandık ama gerekli sayı farkını elde edemediğimiz için Eurocup’a Beşiktaş devam etti…

Fırat Okul: “Haftada İki Maç Oyuncuların İdman Yoğunluğunu Azalttığı İçin Hoşlarına Gidiyor”

-Aslında iki maç oynamak oyuncuların sevdiği bir şeydir, daha dolu dolu geçtiğini söylerler haftaların… Ama siz kadro derinliği sıkıntısı sebebiyle biraz yük gibi görmüşsünüz anladığım kadarıyla Avrupa arenasını…
Ayşe Okul: Bu noktada en önemli konu kadro derinliği zaten. Biz az oyuncuyla sezon geçirdiğimiz için ister istemez yıprandık. Bir de sadece maç gibi düşünülmesin, seyahatler de çok yorucu oluyor…
Fırat Okul: Ben oyunculardaki haftada iki maçı sevme mantığını samimiyetle anlatayım mı sana… Haftada iki maç oyuncuların kendilerine zulüm gibi gelen antrenman temposundan kaçışları oluyor. Yolculuk için ayırılan günler keyif oluyor; herkes takıyor kulaklığını müzik dinliyor, tabletten film izliyor... Maç olduğu için antrenmanlar da hafif geçiyor. Haftada bir maç temposunda ise günde çift idman oyuncuları yoruyor ve sıkıyor. Ana mantık bu. Bunun dışında bir açıklama inan bence yok…

-Peki, bu sene yine iki kulvarda mücadeleye devam etmek sizi ne derece zorlayacak?
Fırat Okul: Bizim şöyle bir avantajımız var; kulüp başkanımızdan menajerimize herkes bütçemizin mütevazı olduğu konusunun farkında. Bu bütçeyle yola çıkılırken bilinçli olunması gerekiyor ve biz hepimiz bu bilince sahibiz. Sahip olmadığı imkânlar ile oyuncu alıp onların paralarını ödeyemeyen takımlardan değiliz. Her ay zamanında oyuncularımıza paralarını ödeyebiliyorsak, kimseyi mağdur etmeyip üzmüyorsak bu bize yeter.  Geçen sene Eurocup’ta Top 16’ya kaldık diye bu sene ilk dört takım içinde olacağız şeklinde diretmiyoruz. Olursa olur… Bu bizi ne derece zorlayacak diye de düşünmek istemiyorum şu anda. Ben oyuncularıma da bunu hissettireceğim, yani ellerinden geleni yapsınlar ve mutlu olsunlar. Şartlarımız doğrultusunda huzurlu ve başarılı bir sezon geçirmek istiyoruz.

-Sohbetimizin sonuna gelirken, Ayşe Okul’un eşine göre biraz daha sessiz olduğunu fark ettiğimi söylemem gerekiyor. Bu durum hep böyle midir?
Ayşe Okul: Evet, Fırat daha konuşkandır. Ben daha sakin bir yapıya sahibim ona nazaran… Birbirimizi dengelediğimizi de düşünüyorum bu noktada…

Fırat Okul: Bence benim konuşkanlığım işimle de doğru orantılı şekillendi. Belki mesleğim farklı olsaydı böyle olmazdı. Sürekli düşünmek, düşündüklerimi de insanlara aktarmak durumundayım haliyle. Oyuncuları bazı şeylere inandırmak için de bazen de fazlasıyla konuşmak gerekiyor…

-Son olarak 2016 – 2017 sezonundan neler beklediğinizi de öğrenmek isterim…
Ayşe Okul: Geçen yaz evlilik telaşından dolayı yaz idmanlarına gerektiği kadar vakit ayıramamıştım. Bu sezona çok daha iyi hazırlanarak başladım. Umarım sezona da yansır bu çalışmalarım… Güzel bir dönem geçireceğime inanarak sezona hevesle başlayacağım. 

Röportaj: Şansın Tokyay
Fotoğraf: Ahmet Tokyay




HABERE YORUM YAZIN

DİĞER KADINLAR BASKETBOL SÜPER LİGİ HABERLERİ
Detay Sağ 1 - 300x300 (google)
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Detay Sağ 2 erboy  - 300x250